Beden dismorfik bozukluk, kişinin gerçekte var olduğuna inandığı bedensel kusuru ile çok uğraşması ya da var olan bedensel kusuru aşırı abartması olarak tanımlanmaktadır. Kişinin bu uğraşı, huzursuzluğa ve özel-sosyal yaşam alanlarında işlevsellikte bozulmaya sebep olabilmektedir. Hastalığın gidişinin kronik seyirli olması, kişinin tedaviye dirençli olması ve gerçekçi olmayan düşüncelerin yoğun olması işlevsellikteki bozulmayı etkileyebilmektedir. Kişinin yaşam kalitesinin önemli ölçüde azalması ve intihar girişimlerinin bulunması sebebiyle, tanı ve tedavi beden dismorfik bozuklukta büyük önem taşımaktadır.
Beden dismorfik bozukluğa sahip olan kişiler psikiyatri kliniğinden çok dermotolog, iç hastalıkları uzmanları, cerrah ve plastik cerrahlara başvurmaktadırlar. Birçok kişi inandıkları bedensel kusurlarını yok etme amacı ile ilk başta estetik cerrahları tercih etmektedirler. Bu nedenle BDB’nin toplumdaki psikiyatrik yaygınlığını belirlemek zordur.
Belirtiler sıklıkla ergenlik ya da genç yetişkinlik dönemlerinde ortaya çıkmaktadır fakat erişkinlik ve çocukluk çağında başlayan olgular da gözlemlenmektedir. Başlangıç yaşı ortalama 16-18 iken tedaviye başvuru yaşı genelde erken yetişkinlik döneminde olmaktadır. Aşağılanma ve utanç duygusundan dolayı erkekler ve gençler yaşanılan durumu ruhsal bir sorun olarak görmeme ya da bildirmekten kaçınma eğilimindedirler. Beden dismorfik bozukluğun kadınları daha çok etkilediği düşünülmesine rağmen araştırmalar kadın ve erkeği eşit olarak etkilediğini ortaya koymaktadır.
Kişinin bedensel endişeleri, genellikle yüz, burun, gözler, dudak, saçlar ya da cinsel organlara yöneliktir. BDB hastalarının birçoğu birden çok beden bölgesine yönelik endişe yaşarlarken; Türk toplumunda kalça ve bel-karın bölgesine ait edişeler daha sık gözlemlenmektedir. BDB hastaları, ortalama 5-7 bölgede endişe duymakta ve bu bölgeler ile aşırı şekilde uğraşmaktadırlar. BDB, beden işlevine yönelik endişeler ile de oluşabilmektedir. Örnek olarak terleme sonucunda salgılanan kokunun kötü olduğuna dair düşünceler verilebilir.
BDB’ye sahip kişilerin endişelerini sosyal ortamlar tetiklemektedir. Bu yüzden dışarı çıkmama, dışarı çıkarken karanlık saatleri tercih etme, okul ve işi bırakma, sosyalleşmeme gibi kaçınma davranışları gözlemlenebilmekte ve kişilerde aşırı ayna kullanımı ya da ayna gibi görüntüsünü görmesine sebep olacak nesnelerden uzak durma çabası görülebilmektedir. Kişiler, bedensel kusurlarının başkaları tarafından farkedileceği inançlarından dolayı kusurlu olduğunu düşündükleri bölgeyi makyaj veya giyim ile kapatmaya çalışabilmektedirler.
Beden dismorfik bozukluk, DSM-V’te obsesif kompulsif bozukluk ve işkili bozukluklar altında sınıflandırılmaktadır. Fakat bu bozukluğu OKB’nin sadece bir türü olarak tanımlamak yanlış olacaktır çünkü BDB duygudurum bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu ve yeme bozuklukları ile de yakından ilişkili bir bozukluktur. Yeme bozuklukları arasında yer alan anoreksiya nevroza ile BDB büyük oranda örtüşmektedir çünkü her iki hastalıkta da beden imgesi algısında bozulma mevcuttur.
BDB’nin etiyolojisi net olarak bilinmemekle beraber genetik yatkınlığı olan kişilerde ortaya çıkabileceği söylenmektedir. Yaşam olayları, bilişsel bozukluklar ve öğrenilen davranışlar gibi faktörlerde bozukluğun ortaya çıkmasında rol oynayabilmektedir. Çocukluk çağı travmasının BDB ile ilişkisi olabileceğini gösteren araştırmalar bulunmaktadır. BDB açısından mükemmelliyetçi, kaygılı, utangaç mizaçlı kişiler risk grubunda yer almaktadır.
BDB’nin tedavisinde SSRI grubu ilaçlar ve Bilişsel Davranışçı Terapi yaklaşımları kullanılmakla birlikte bu konuda yeni çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
KAYNAKÇA
Ray, P. Ç., Demirkol, M. E., ve Tamam, L. (2012). Beden dismorfik bozukluğu. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 4(4), 547-565.
Karamustafalıoğlu, O., ve Karamustafalıoğlu, N. (2000). Beden dismorfik bozukluğu. Dusunen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences.
Comments